aman Ali Rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın düşüncesi ile varılacak yer hiç kimseye yaranamamak olur. Herkesi memnun etmeye çalışan kimseyi memnun edemez de cabası. Bu yüzden sözlüğün bir formatla birlikte bir üslup da benimsemesi gerekir. Kurumsal davranmak bu tip mecralarda pek mantıklı değil. Çünkü lafı evirip çevirebilen, amacını gizleyen tiplere alan yaratmış oluyorsunuz. Yani görünen köy kılavuz istemiyor, adam/kadın sapık veya troll, bunlara karşı hakkınızı mahkemede arayın yok ben karışamam diye diye tepenize çıkarlar. Ekşi nin hali diğer sözlüklerin hali ortada. Evet niyet okuyup hareket etmeniz gerekiyor işin doğrusu bu kusura bakmayın. Ayrık otları zamanında almazsanız sonunda meyve veren ağaçlarınız da kurur. Çiçekler açmaz olur, çiçek gibi yazarlar kayar gider. Kendimi kastetmiyorum şimdi bu ne ego diyerek okumayın. Sakalımız da vardı ama sözümüz dinlenmedi.
yıllardır sözlüklerde yazıyorum, kendisi kadar provakatif, sinir bozan gerçekten çok az insan gördüm. bir de sütten çıkmış ak kaşıkmış da, toplum falan onu anlamamış gibi yazıyor ya inanılır gibi değil gerçekten. kendisinin fikirlerinin bir kısmına destek çıkarken bir kısmını eleştiren çok doğal bir giriye bile öyle bir cevap veriyor ki sözlüğün seks allameleri bilmem ne, kavga çıkarmak dışında en ufak bir amacının olmadığına eminim. feminizmi savunmakmış bunlar tamamen işin örtüsü. medyada polemikle gündeme gelen insanlar gibi, herhangi bir başlıkta, herhangi bir giride makul ve sakin şekilde insanlarla tartıştığını göremezsiniz. kaç sözlükte kaç feminist gördüm ama böyle çığırtkan olan, birisi tahriklerine karşılık verince de kendini ortaya atıp yandım allah bana hakaret edildi aşağılandım ezildim ölüyorum diyen bir başka insan tanımadım.
öyle bir umutsuz vaka ki insanın yaşam enerjisini sömürüyor.
öyle bir umutsuz vaka ki insanın yaşam enerjisini sömürüyor.
Kriz yönetiminde kötüydü, görüyorum ki hala kötü.
uzun zamandır yazmıyordum ama çaylak yapıldığını görünce dayanamadım.
kendi fikrini beyan etmekten başka bir şey yapmamış, hatta türk kadınını savunmuş bekaret suçlamalarına karşı durmuştu. ama ne olmuşsa feminen gelip kendisine saldırdı seks allameliğiyle itham etti. şimdi bu tahrik olmuyor mu ? eleştiri mi bu ? yahu feminen denen yazar sözlüğün yüzde 90 ıyla falan kavga eden problemli biri. hani okuyan da çok değerli çok işinde gücünde bir yazara saldırmış zanneder. öfkeli davranmış olabilir de kızdıranın da kim olduğu ne yaptığı ortada.
şu sözlük için çaylak yapılacak son insanlardan biridir, umarım bu hatadan dönülür.
kendi fikrini beyan etmekten başka bir şey yapmamış, hatta türk kadınını savunmuş bekaret suçlamalarına karşı durmuştu. ama ne olmuşsa feminen gelip kendisine saldırdı seks allameliğiyle itham etti. şimdi bu tahrik olmuyor mu ? eleştiri mi bu ? yahu feminen denen yazar sözlüğün yüzde 90 ıyla falan kavga eden problemli biri. hani okuyan da çok değerli çok işinde gücünde bir yazara saldırmış zanneder. öfkeli davranmış olabilir de kızdıranın da kim olduğu ne yaptığı ortada.
şu sözlük için çaylak yapılacak son insanlardan biridir, umarım bu hatadan dönülür.
gerçek kaldırılamayacak kadar ağır olduğunda altında ezilen ya ölür ya da ezilmilşliğiyle kalır. kaldıramayacağı bir şeyle yüzleşen herkes temiz bir şekilde delirmiyor, ancak tanıyınca anlaşılacak şekilde bozuluyor.
kendimi bildim bileli
sesim eksik yaratılmıştır
Yanıldığım her zamanda
fazladan hesaplamışım varlığımı
Ondanmış hep eksilerek çıkmam
Her hesaptan ve her hesaplaşmadan
kendimi bilmediğim zamanlarda
ağlar gibi yaşanmasın diye ömür
direndim hayata
zamanın gizli hançerine direndim
Bekleyecek hiçbir şeyi olmadan
Yaşamak ne kadar yaşamaksa
Öyle yaşadım çoğu zaman
Yaşatmak benim için
Karışmaktı dışarıdaki ışıklara
Yaşamak için yaşatmak
Kendini öldürmekmiş öğrendim.
çırpındıkça battığın bir şeyin içindeysen ya orayı parçalamak ya da uzanacak eli tutmak zorundasın. ısrar ettiğin yolun yanlışlığını anlamak için fazla zamanın yok, ölürsün ve yeniden var olman ancak başka biri olabilmene bağlı.
ilişkilerde insan psikolojisinin çifte standart modu. bizimle konuşan karşı cins masum ve eğlencelidir, iyi niyetlidir ama sevgilimizin yanındaki herkes kötüdür. dostumuzla olan onu suistimal edecektir. daha da kötüsü bizim kurduğumuz iletişimleri alabildiğine olumlarken sevgilimizde sürekli art niyet ararız. bunu sürekli yapıyorsak şunu sormalıyız : sevgilimiz/sevdiğimiz şeytan paratoneri değilse eğer ( öylesini seçtiysek de suç bizde ), iletişim özürlü mü ki ya da çocuk mu ki sürekli yanlış ata oynasın?
kıskanmak yerine göre iyidir, tutkuyu besler, biraz çocuksu biraz saftır. güven denizine dökülmesi gereken taşkın gibidir. çok sık ve yıkıcı tekrarlanırsa, ahali köyü alır vadiden tepeye kurar.
kıskanmak yerine göre iyidir, tutkuyu besler, biraz çocuksu biraz saftır. güven denizine dökülmesi gereken taşkın gibidir. çok sık ve yıkıcı tekrarlanırsa, ahali köyü alır vadiden tepeye kurar.
birhan keskin şiiri :
geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,
ama nereye geçersin benden ben bilemem.
dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.
dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,
şu ağaçlar gibi kederli.
açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm
gelenler kadar gidenleri de,
hani sabrın sonu, hani gamlı eşek, pervasız nar nerde,
hani bahçe?
biri gelse.. biri görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu..
duruyor hâlâ bende.
kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim
kıydı, bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut?
en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi,
çok istedimdi.
bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki,
sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye
gıcırdandım takatsız.
gördüm hepsini, gördüm hepsini, sabrın sonunu!
biri gelse, biri görse, şimdi,
rüzgâr sallıyor beni...
geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,
ama nereye geçersin benden ben bilemem.
dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.
dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,
şu ağaçlar gibi kederli.
açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm
gelenler kadar gidenleri de,
hani sabrın sonu, hani gamlı eşek, pervasız nar nerde,
hani bahçe?
biri gelse.. biri görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu..
duruyor hâlâ bende.
kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim
kıydı, bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut?
en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi,
çok istedimdi.
bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki,
sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye
gıcırdandım takatsız.
gördüm hepsini, gördüm hepsini, sabrın sonunu!
biri gelse, biri görse, şimdi,
rüzgâr sallıyor beni...
bunu en iyi anlatan sahnelerden biri a beautiful mind'ın malum sahnesidir. farkına varmak, anlamaktan öte, gözünün önünde olanı sonunda görebilmektir. anlamak bağları doğru kurabilmekle ilgili,yani anlama varsa sorunu görmüş olma da vardır. farkına varmak bir tür körlükten kurtarmak. anidir, sarsıcıdır.
Cehenneminim ilk katındakiler eziyet görmez ama cennete de gidemeyenlermiş. Sokrates, Aristoteles, ilginç şekilde Selahaddin Eyyubi.
(bkz:Nasreddin hoca'nın eşeği)
İnsanı kabuslarla uyandıran bir umuttur.
İnsanı kabuslar içinde uyutan da.
Öfke umuttandır, yanlış umuttan.
Bir umut bir insan olabilir, umutsuzluk da doğurabilir.
Her umudun ardında gizlenen başka bir umut vardır.
İnsanı kabuslar içinde uyutan da.
Öfke umuttandır, yanlış umuttan.
Bir umut bir insan olabilir, umutsuzluk da doğurabilir.
Her umudun ardında gizlenen başka bir umut vardır.
Haddinden fazla samimi olmak.
Sözlüğün en gizemli modu sanırım. Sorumluluk alanı nedir bilmiyorum ama sol Frame'de de sorun çözümlerinde de daha çok görmek istiyoruz.
güzeldir, yani olmuyor derken o yani nin içinde binbir perdeden kocaman bir hikaye vardır.
Bu yaşıma kadar fazla fiziksel ağrı çekmedim, şanslıydım, sürekli bir ağrının uzanmak durumunda bırakan bir ağrının insanın hayat kalitesini nasıl düşürdüğünü anlıyorum günlerdir.
Odysseus böyle bir deve esir düşer ve bir mağarada deve yem olmayı beklerken bir gece onu kör eder. dev mağaranın ağzında durur ve geçen koyunları eliyle yoklayarak ayırt eder insanları yakalamak için. Odysseus ve arkadaşları koyunların altına tutunarak kaçar. bu mağara hikayesinin platon'un mağara sembolizmine de ilham verdiği söylenmiştir.
hakkını veremediğine el uzatmanın bedeli ağır olur. o yüzden önce hakkını vermek lazım.
ilgisine talip bir kadına karşı ya da ilgi uyandırabileceği, avantajlıdır. duyguları ve hayalleri yeniden yoğurabilir. bıkkınlık noktası artık kadının kendini daha çok ifade etmek istediği yerde başlıyor.
tek, bir başına olan, yalın.
yalnız dünyada bir tek kendisinin bildiği bir dili konuştuğuna inanmaya başladığında yalnızlığı kaderleşir.
yalnız dünyada bir tek kendisinin bildiği bir dili konuştuğuna inanmaya başladığında yalnızlığı kaderleşir.
5 yıl boyunca kavga edip sekizinci yılın sonunda birbirlerinin gözüne aşkla bakabiliyorlar. çünkü onların kavgaları günlük sıradan şeyler konusunda, sarsılmamış arzu, kırılmamış kalp.
havasında olmamak. modumuzu çabuk düşüren şeyler ya yaşama sevincimize sebep olanlardır ya da ona saldırıyordur.
mutsuzlukla karıştırılır, mutsuzluğa karşı ancak kafanızı dağıtabilirsiniz, biriyle, bir şeyle. sıkılmak gerilimidir, mutsuzluk gerilen yay gibi sizi geri çağırır.
içimin buzulunun eriyip nehir olmasını diliyorum.